Takıyye ile ilgili kavramlar


  Yazarlar 02.11.2014






Takıyye ile ilgili kavramlar

Takıyye'yi anlattığımız bir önceki yazımızda dedik ki:'Takıyye, bir müminin canını, malını ya da ırzını koruyabilmek için inancına ters sözler söylemesi anlamında bir dinî terimdir'.
'Dinî' nitelemesine itiraz edenler haklı gibi gözüyor ama Kur'an-ı Kerim'de 'tükâh' şeklinde geçmesi ve en az bir sebeple Ehlisünnet'e göre de yapılabileceği gerçeği bizi böyle söylemeye sevk etti. Yine de tartışılabilir.
O yazıda söylediğimizin özeti şu idi:
Takıyye Şia ile özdeşleşen bir özellik ve onların çok abartıp sınırından taşırdıkları bir kavramdır. İlgili ayetlerin iniş sebeplerine bakılırsa sadece kişinin canı söz konusu olduğunda ve bir ruhsat olarak, inandığının aksini söyleyebilir. Ama ayet bu sebebi zikretmediği ve zorlama altında olmayı mutlak vazettiği, bir de Hz. Peygamber'in 'Dini, ırzı, malı uğruna öldürülen şehittir' buyurduğu için bazı âlimler ırza ve mala tecavüzü de takıyye sebebi saymışlardır.
Ama bu hadisi şeriften de anlaşılacağı üzere, bu konularda bile takıyye yapmayıp azimetle amel eden ve direndiği için öldürülen şehit olur denerek, takıyyenin hiç yapılmaması adeta teşvik edilmiştir.
Dini daha sevimli göstereceğiz ve daha iyi anlatacağız diye takıyye ise yapılmaz.
Bunu anlatmaya çalıştık, ama bazı çevreler konuyu mecrasından çıkararak sosyal medyada hücuma geçtiler. Sanki biz hükümete takıyye yolu açmışız gibi. Oysa ben aslında onların Şia gibi takıyyeyi abarttıklarını anlatmak istemiştim. Olsun, bu da meselenin anlaşılmasını kolaylaştırır inşallah.
Buna karşılık Hüseyin Hatemî Hoca söylediklerimi doğru anlamış ki Şia'ya dokundurduğumuz için ironik bir tivitle tepkisini gösterdi.
Neyse, bugün ilgili bazı kavramlardan söz edeceğimi söylemiştim. İşte bunlardan birisi 'müdarât'tır. Bizim 'mudara etme' deyimimizdeki kelime budur. Savma, def etme anlamındaki 'der' kökünden gelir. Şerrinden çekindiğiniz bazı insanlara karşı, dininizden hiç taviz vermeden; muhalefet etmemek, mülayım, uyumlu ve geçinilir görünmek demektir.
Takıyye ile farkı şudur: Takıyye sadece kişinin canı ve bir yorumla da ırzı ve malı tehlikede olduğunda, yani böyle büyük bir şerden korunmak için yapılabilir ve inandığının hilafını söylemektir. Müdarât ise daha küçük konularda bile yapılabilir ama inancı konusunda en küçük bir taviz içermez. Çünkü ortada öyle azîm bir tehlike yoktur. Bununla birlikte şerri defetmek için yapıldığı gibi fayda celbetmek için de yapılabilir.
Bir diğer ilgi kavram 'müdahane'dir. Müdahane yağ anlamındaki 'dühn' kökünden gelir. Bizim yağcılık yapma dediğimiz şeydir. Hadis üstadı İbn Hıbbân der ki, 'Bir Müslüman başkalarıyla olan ilişkilerine, sözlerine ve konuşmalarına Allah'ın hoşlanmadığı bir eziklik, bir kırılıp dökülme karıştırırsa işte bu müdahanedir' ve Müslümanın izzetine yıkışmaz.
Allah Hz. Peygamber'i bu konuda daha ilk gelen ikinci surede uyarır: 'İstiyorlar ki, biraz sen müdahane edesin, biraz da onlar'. Yani böylece aranızda sorun olmadan anlaşıp gidesiniz. (68/9). Sonra da ona şöyle söyleyecektir: 'Eğer biz senin ayaklarını sabit kılmasaydık neredeyse onlara birazcık da olsa meyledecektin' (17/74).
Bunun takıyye ile farkı ise, takıyye bazen caiz olsa da müdahanenin hiçbir surette caiz olmamasıdır.
Takıyye ile ilgili bir başka kavram da 'tariz'dir. Tariz, tasrihin yani açıkça söylemenin zıddıdır. Karşındaki insana işin doğrusunu söylediğinde istemediğin bir durum olacaksa tarizli bir ifade kullanır ve yalandan kurtulabilirsin. Mesela altmış yaşındaki birine, kaç yaşındasın diye sorulduğunda, elliyi geçtim demesi gibi. Bu yalan değildir ama gerçek olanı da saklamıştır.
Hz. Peygamber'in, 'Ey Allah'ın Rasulü, dua edin de ben de cennete gireyim' diyen yaşlı bir kadına, 'Kocakarılar cennete girmez' demesi de böyledir. Kadın bundan üzülüp ağlamaya başlayınca, ne demek istediğini açıklamış ve 'Sen Allah'ın, onları cennete koyarken yeniden yaratacağız, oraya en zinde ve en güzel halleriyle girecekler, dediğini duymadın mı?' buyurmuş. Bu da bir maksada yönelik bir tarizdir.
Hz. Peygamber çok da sahih olmayan bir hadisi şeriflerinde: 'Tarizli ifadelerde yalandan kurtulma imkânı vardır' buyurur.
Ancak tariz karşı tarafı aldatıyor ve yanlış hüküm vermesine yol açıyorsa yalana dönüşmüş olur.
Umarım bu sefer yanlış anlaşılmam.
Twitter @farukbeser

Kaynak:http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/Faruk_Beser/takiyye-ile-ilgili-kavramlar/56747