Kürt Kemalistlerinin Et Balık Kurumu solculuğuyla bitmeyen flörtü
Emine Ülker Tarhan’ın CHP’den istifasında, Aysel
Tuğluk’un geçenlerdeki çağrısı ne kadar etkili olmuştur, bilemiyorum.
Hani Aysel Hanım “Süreç konusunda devletin geleceğini düşünenler ve
seküler güçler hızla sorumluluk almalıdır” demişti ya.
Fakat
Aysel Hanımın kendisini eleştirenlere kızdığı kesin. Ne var ki. “Hele şu
işler bitsin herkese hak ettiği cevabını verecek” olan Tuğluk’un işi
zor.
Zira 2007 Cumhuriyet Mitingleri döneminden beri PKK
çevresini CHP’ye ve Kemalistlere iliştirme çabalarındaki performansından
ötürü hesabı epey birikti.
“Bizler tehlikenin farkında
mısınız” diyenlere o günler de “farkındayız tehlikelisiniz” başlıklı
(12.04.2007/BirGün) yazılar yazıyorduk.
O ise Radikal İki’de
yazdığı yazılarla “ordu göreve" diyenleri arkalıyordu. “Sevr travması ve
Kürtlerin empatisi başlıklı” yazısında aynen şunları diyordu:
“Türk
halkı tekrar Sevr tehlikesine benzer bir durumla karşı karşıyadır.”
Ardından Misak-ı Millî sınırlarını, AK Parti’ye karşı kurulacak ittifak
için Türk ve Kürt halklarının ‘ulusalkucaklaşmazone’u ilan etmişti.
Demokratlardan ve Müslümanlardan yeğ tuttuğu “Kemalist aydınlara düşen
görevleri” de sıralamayı ihmal etmemişti elbette; hem de olağanca
samimiyetiyle.
Kemalist Kürt megali ideası
Aysel
Hanımın Kürtlerin başka sorunu yokmuş gibi hedef tahtasına oturttuğu
Barzani’ye, Diyarbakır şivesiyle “çaxtığı” o günlerin üzerinden yıllar
geçti. Hanımefendinin “Kuzey Irak’taki Oluşum” diye bahsettiği
Barzani’nin yönetimine şimdi milliyetçiler bile “Kürdistan Bölgesel
Yönetimi” diyor. Peşmergeler hükümetin izniyle Türkiye üzerinden
Kobani’ye yardıma gidiyor. Köşk’e çıkarken iki vaadinden biri Çözüm
Süreci olan bir Cumhurbaşkanı var. Ve provokasyonlara rağmen çok şükür
iki yıldır devam eden süreci yakmamak konusunda kararlı bir hükümete ve
kamuoyuna sahibiz.
Ne var ki Aysel Hanımın ruhunda vücut bulan
Kemalist Kürt megali ideası, hareketinde hâlâ dipdiri. Kürtlerin
sağduyusu sayesinde bölgeye girmeyen “Gezi ruhunu” Diyarbakır
sokaklarına taşımak için kurulan HDP’nin Eş Genel Başkanı arkasında.
Selahattin Bey, olaylarda 40 kişinin öldürülmüş olmasına değil, Atatürk
büstlerinin tahrip edilmesine hayıflanıyor. E tabii, hükümetin Kürt dili
reformlarını “bölünürüz” diye karşılayan CHP’nin Rıza Türmen’inden Köşk
adayı devşirmeye çalışan partidaşları da boş durmuyor.
Paralellerinden de destek var
İşin
asıl ilginç yanı, Çözüm Süreci’nin asli düşmanı Cemaat’in bazı
kalemlerinin son dönemdeki çıkışları da bu Kürt Kemalistlerini destekler
nitelikte. Zaman yazarı Mümtaz’er Türköne çıkıp “MGK’da Erdoğan’a kafa
tutacak babayiğit askere” hasretini yazıyor. Diğeri de olması gerektiği
gibi Çözüm Süreci’nde hükümetle uyumlu çalışan askere gel gel yapıyor.
Faruk Mercan, “Askerlerin bugün Türkiye’de olup bitenlerin farkında
olmadığını ve siyasetin oyuncağı olacağını düşünmek gaflet ötesi
dalalettir” diyor.
“Birilerine” gel diyorlar işte. Umarım bu
çağrılar, Demirtaş’ın “devlet bölgede 400 kilometrekarede yok”
açıklamasının ardından gelen ölümler gibi sonuçlar doğurmaz.
Çözüm karşıtı ve Kürtfobik Cemaatin kanalından Kürtlere akıl veren Amberin Zaman ise devreyi tamamlayıp formülü açık ediyor:
“CHP, HDP ile seçim ittifakına gidebilir. Gitmelidir. SHP ruhu yeniden!"
Harika!
Hadi bakalım, Çözüm Süreci’ni ihanet sayan, Peşmerge’nin Türkiye
topraklarında yemek yemesini bile hazmedemeyen CHP’yi yedirebilecek
misiniz Kürtlere? Ama benden söylemesi, “Açarsın bölgeye iki fabrika
Kürt sorunu çözülür” diyen partinin sizin çoktan hazmettiğiniz Et Balık
Kurumu solculuğuna ne Kürtlerin ne Türklerin masasında yer var.