M. Şevket Eygi / Milli Gazete UNUTUP gaflete düşenler için şefkatli bir hatırlatmadır:








































































































































habervaktim.com
Hatırlatma - M. Şevket Eygi
Yazarın Tüm Yazıları »

M. Şevket Eygi / Milli Gazete

UNUTUP gaflete düşenler için şefkatli bir hatırlatmadır:

1. Dünya bir sınav yeridir, dünya hayatı bir sınavdır.

2. Her can ölümü tadacaktır.

3. Dünya bir tarladır, burada etiğinin ürününü öteki dünyada biçeceksin

4. Dünya için, dünyada kalacağın zaman nispetinde, âhiret için orada ebedî

kalacağına göre çalışmalısın.

5. Dünya hayatını yaşa, dünya vazifelerini ve hizmetleri yap ama dünyaya

yönelik olma, öncelikle âhirete yönelik ol.

6. Sen bir yaratıksın, senin bir Yaratıcın vardır.

7. Yaratıcını tanı… O seni niçin yaratmış bil.

8. Varoluş hakkında sana iki Kitab’ta bilgi verilmektedir. Biri Allahın kitabı

olan Kur’andır; ikincisi Evren denilen engin bir kitaptır. Bu iki Kitabın

ayetlerini oku.

9. Kaba saba yontulmuş bir sileks taşının bile bir yontanı varken, senin ve şu

kainatın bir Yaratanı, bir Sahibi yok sanmaktan büyük bir beyinsizlik olabilir

mi hiç?

10. Seni Yaratan Allahı bil ve O’na itaat ederek rızasını kazan.

11. O tektir, eşi ortağı benzeri yoktur. Mekandan ve zamandan münezzehtir,

başlangıcı ve sonu yoktur.

12. O kemal sıfatlarla sıfatlıdır ve noksan sıfatlardan münezzehtir.

13. Sen O’nu unutsan, O seni unutmaz.

14. Senin aklın O’nun mahiyetini künhünü anlamaya yeterli değil; sıfatlarını,

Esma-i Hüsna’sını öğren, ayet ve tecellilerini gör ve itaatli kul ol.

15. Kur’an O’nun sana gönderdiği bir talimatnamedir. İman edilmesi gereken

konulara iman et, emirleri yerine getir, yasaklardan kaçın, öğütleri tut,

sınırları aşma ve azma sakın.

16. Allah sana bir Haberci ve Elçi göndermiştir. Ona iman et, ona tâbi ol,

onun gösterdiği doğru yoldan git.

17. İman ve itaat edenlerden ol, âsilerden olma.

18. Nefs-i emmaren senin en büyük düşmanındır; onun isteklerini yerine

getirme.

19. Seni kötülüğe çağıran cinnî ve insî şeytanlarırn tuzaklarına düşme.

20. Kendi hevana uyma, Yaratanın sana gönderdiği ölçülerle değerlendir her

şeyi.

21. Dünya hayatının çeşit çeşit şehvetlerine uyma.

22. Zina kesinlikle haramdır, bunu iyi bil.

23. Müslümanlar kendi aralarında riba muamelesi yapamazlar. Ribaya

helaldir diyen kafir olur.

24. İsraf saçıp savurma haramdır, lüks hayat beyinsizliktir.

25. Kendine ve başkalarına zulm etme, zulm haramdır; zulmü beğenen kafir

olur.

26. Kendine ve bütün yaratıklara karşı âdil ve insaflı ol.

27. Rüşvet ateştir, rüşvetçiler Cehennemliktir.

28. Parayı, malı, zenginliği putlaştırma.

29. Muhterem veya gayr-i muhterem büyükleri erbab (rabler) haline getirip

putlaştırma.

30. Şu dört rızaya sahip ol: Rab olarak Allahtan râzı ol… Kitab ve anayasa

olarak Kur’andan razı ol… Din olarak İslamdan razı ol… Nebi ve Seyyid

olarak Muhammed Mustafadan (Salat ve selam olsun ona) razı ol…

31. Ümmet-i Muhammed içinde bulun. Ümmet şuuruna sahip ol. Ümmeti

koru, ona zarar verme, hıyanet etme.

32. Mü’minler (iman edenler) kardeştir. Bu kardeşliği iyi bil, koru, ona zarar

verme.

33. İslam ahlakına göre ahlaklan, iyi bir insan, faziletli bir Müslüman ol.

(İkinci yazı)

Yaygın ve Güçlü Acımasızlık

İNSANLIK âlemi merhametli mi, acımasız ve gaddar mı?.. Yaşanan facialara

bakarsak, merhametli dememiz mümkün değildir.

Merhamet elbette var ama gaddarlığın, acımasızlığın gerisinde kalmış.

Suriye’ye bakın, orada merhamet mi hakim, merhametsizlik mi?

Irak’a bakın, Libya’ya, Nijerya’ya…

Uzaklara bakmayın, bize bakın, Güneydoğudaki facialara bakın.

Güneydoğuya da gitmeyin, İstanbula Ankaraya İzmire bakın.

Tokluktan çatlayanlara, açlıktan kıvrananlara bakın… Tuzu kurulara bakın,

miskinlere bakın.

Akıl almaz kazalarla kan gölüne, mezbahaya dönen yollara bakın.

Şu soğuklarda, Kumkapıda harap bir odada sırtında battaniye ile soğukta

oturan Sinoplu kadına bakın.

Öldürülüp cansız bedenleri meydana atılan köpeklere bakın.

Zengin ve vahşi turistlere dolar karşılığında vurdurulan yaban keçilerine

bakın.

Korunmadıkları için kötü yola düşen karılara kızlara bakın.

Mafyalara, çetelere bakın.

(Birilerine: Yavan laiklikle olmuyor, şu meretin yanına biraz mantık,

merhamet koysanıza!..)

Şu lafa bakınız: Hükümet güçleri PKK teröristlerine acımıyormuş…

PKK’lılar çok merhametli mi ki onlara acınsın?

Gerekmediği halde, sırf para için ameliyat yapanlar merhametli midir,

merhametsiz mi?

Çiçek yağının içine zeytin aroması ve boyası koyup, has sızma yağ diye

satanlarda merhamet ne gezer.

Evcil domuzu, yaban domuzunu, eşek etini dana diye satanlar mı

merhametli?

Ya Rabbi, bunca merhametsizlik, gaddarlık, vahşet ve zulüm içinde bu

toplum nereye gidiyor?






habervaktim.com
İMAM-I ÂZAM EBÛ HANİFE - Şevket Tandoğan
Yazarın Tüm Yazıları »

Din veya mezhep eksenli tartışmalar ve savaşlar, dün olduğu gibi bugün de olmaktadır. Hak-bâtıl mücadelesi kıyamete kadar sürecektir. Mezhep savaşlarının alevlendiği bugünlerde, ilâhiyatçı çevrelerce, mezhepler ve bu mezheplerin imamları müçtehitler, gündeme getirilerek, eleştirel dille saygısızca, cahilce sözler sarf edilmektedir. Prof. Unvanlı nevzuhur bazı hocalar, mezhepleri bid’at sayarak, müçtehitleri yerden yere vurmaktadır.

İmam-ı âzam’ı sanki okul arkadaşıymış gibi hafife alan bu densizlere; “Sen kim, İmam-ı âzam kim? Sen onun eline su dökemezsin” demek gerekir. Masum Müslümanların zihinleri bulandırılıp, akîdelerinin bozulması amaçlanan MEZHEPSİZLİK CEREYANINA karşı, imamların imamı, büyük imam ve müçtehit İMAM-I ÂZAM EBÛ HANİFE kimdir? Neler yapmıştır? Tanımaya çalışalım: Zira Müslümanların onu iyi tanıyıp minnet duyarak her gün ruhuna Fatiha okuması, rahmet dilemesi gerekir.

Hanefî mezhebinin kurucusu ve imamı, aynı zamanda birçok âlim ve müçtehidin hocası, ya da hocasının hocası olan İmam-ı Âzam Hazretlerinin ismi Nu’man bin Sâbit’tir. Ünvanı,Ebû Hanife’dir. H.80 yılında Kûfe’de doğmuş, 70 yaşında iken H.150 yılında Bağdat’ta vefat etmiştir. Babası Sâbit, tâbiînden verâ sahibi, Kûfe’de Hz.Ali’yi ziyaretinde kendisine ve zürriyetine bereket ve hayır dileğiyle dua ettiği bir zattır.

İmam-ı Âzam Hazretleri, tâbiînden olarak gençliğinde ashâb-ı kiramdan Enes bin Mâlik ve diğer altı sahâbîyi görmüş, onlardan izin alarak hadis rivayet etmiş, hocası İmam Hammâd’ın yanında 28 sene, dört bin büyük âlimden ilim almış, hocasının vefatıyla makamına oturmuş, ulemanın ve halkın sevgisini, hürmetini kazanmış bir müçtehittir. Kûfe’de İmâm-ı Âzam yoldan geçerken halk onu hürmetle selamlar ve “Bu dünyanın en büyük âlimi” derlerdi.

Onun ilmi, fazileti, zekâsı, firâseti, takvası, emanete riâyeti, hazır cevaplılığı, dini koruma gayreti, doğruyu bulma gücü ve diğer üstün kâbiliyetleri gün gibi âşikardı. Hz.Peygamberimizin onu müjdeleyen hadis’i ve Hz.Ali’nin övgü dolu sözleri, İmâm-ı Âzam’ın ümmete rahmet mübarek bir zat olduğunu gösterir. Nitekim o; kitap, sünnet, icmâ ve kıyas yoluyla, dinin akâidini ve fıkhını, rivâyeten ve dirâyeten delilleri ile açıklamış, anlatmış ve yazmış olup, bölümler halinde ümmetin önüne sunmuştur.

Hz.Rasûlüllah’ın ve muhterem Ashabın yolu anlamındaki EHLİ-SÜNNET çizgisi; İmam-ı Âzam, İmam-ı Şâfii ve diğer sünnî müçtehit ve mütefekkirlerin beyan edip açtığı İslâm caddesi, asırlardır Müslümanların ittifakla yürüdüğü yoldur. İbrahim bin Edhem, Bâyezid-i Bestamî, Şakîk-i Belhî, Abdullah bin Mübarek, Ebû Dâvud-u Tâi, Kadı Fudayl bin İyaz, İmam-ı Gazâlî, İmam-ı şah-ı Nakşibendi, İmam-ı Rabbânî ve diğer islâm büyükleri de bu EHLİ-SÜNNET yolunu izlemiştir.

İmam Şâfiî Hazretleri: “İnsanlar fıkıhta Ebû Hanife’nin çoluk çocuğu gibidirler…Ben her gün onun kabrini ziyaret ediyorum. Bir ihtiyacım olduğunda kabrinde iki rek’at namaz kılar, Allah’tan hacetimi isterim ve istediğim verilir” buyurmuştur.

İkinci binin müceddidi İmam-ı Rabbânî Hz. Şöyle buyurmuştur: Hz.İsa (a.s.) gökten inince, İmam-ı Âzam’ın içtihadına uygun amel edecektir. Bu da onun büyüklüğünü ve içtihadının doğruluğunu gösteren şâhittir.” Altın silsilenin nakşî yolunun son halkası Üstaz Süleyman Efendi Hazretleri, Hanefî mezhebinin müntesibi olarak, "Hz.İsa ve Hz.Mehdi’nin hanefî mezhebince amel edeceğini ifadeyle, kıyâmete kadar bütün Müslümanlar İmam-ı Âzam’a minnet borçludur ve her gün mutlaka ruhuna Fatiha okumalıdır” buyurmuştur.

Zâhirî ilimlerde rüsuh bulmuş olan İmam-ı Âzam (r.a.) tasavvufta zamanın mürşidi İmam-ı Cafer-i Sadık Hazretlerine intisap etmiş, iki yıl süreyle o evlad-ı Rasûlün sohbetinden feyz almış, böylece bâtınî esrara ait ilimleri de iktisap ettiği için, şu meşhur vecizeyi ifade etmiştir: “O SON İKİ SENE OLMASAYDI, NUMAN HELÂK OLURDU”