“Kasımpaşalı Tayyib”
Birilerinin
öfkesi ağzından taşıyor.. Birileri “Kasımpaşalı Tayyib” diye
aşağılamaya çalışırken, birileri de işte tam da bu yüzden seviyor onu..
Onun şahsında, duruşunda, öfkesinde kendilerini buluyorlar.. Birilerinin
ağzındaki aşağılama; ötekilerin, dışlanmışların gönlünde duaya, gurura
dönüşüyor.
Sadece Kasımpaşalı
olsa iyi, bir de İmam Hatipli. Onun cesareti birilerini korkutuyor, bunu
kendilerine, kendi değerlerine karşı bir meydan okuma olarak
görüyorlar.. Mesela beyaz Türkler öyle görüyor.. Onların gözünde
Erdoğan, “dağdan gelip bağdakini kovan” adam rolünde. Bu, o Kızılay’a
girmesi yasak, çarşaflı anaların, sakallı babaların, hani şu, memleket
müdafaası için asker doğuracak, hizmetkârlık yapacak Anadolu insanının
bir temsilcisi olarak haddini bilmesi gerekirken haddi aştı! Birilerinin
öfkesi bundan.. Kimi kıskançlık histerisi yaşıyor, kimi korkuyor, kimi
kendine ait bir şeyin elinden alındığını düşünüyor.. Kimine göre, kötü
örnek oluyor.
İstanbul Belediye
Başkanı olduğu sıralarda TURİNG’in sosyal tesisleri ile ilgili bir kriz
yaşanmıştı hatırlarsanız. Erdoğan, sosyal tesisleri belediyeye istemiş,
halka açacağını söylemişti. Beyaz Türkler ayağa kalkmıştı. İstanbul
sosyetesi, Anadolu’dan gelen insanlarla nasıl aynı mekanda bulunacaktı.
Yeni yetmeler o günleri bilmez, o günlerden bu günlere nasıl gelindiğini
de. 70’lerin başında iktidar ortağı olduğumuzda da o küçümser bakışları
hatırlıyorum.. Sonra bize acıyan, bizi adam etmek için yardım etmek
isteyenler oldu.. Bu gayretler hâlâ da devam ediyor. NLP kurslarında
yaşam koçları, söz söyleme, iş başarma, giyim ve iletişim dersleri
veriyorlar. Modern dünyanın seremonileri ve ritüellerini, fırsatlarını
anlatıyorlar.. Bizi kendilerine benzetmeye çalışıyorlar.
Dinleştirdikleri modern yaşam tarzının misyonerliğini yapıyorlar.
“Kasımpaşalı
Tayyib”e sadece ötekiler kızmıyor. Birileri niye ben değil de o diye
bakıyor ve onu kıskanıyor.. Kimi, niye beni, benim yakınlarını yanına
almıyor, ganimet olarak gördüğü iktidardan kendine pay vermediğini
düşünüyor. Kimi ihale istiyor, alamayınca düşman kesiliyor. Bunlardan
bazıları eski dostlar olsa da öfkeleri ötekilerden daha az değil gibi
sanki. Neyse ki sayıları ötekiler kadar çok değil.
“Kasımpaşalı
Tayyib”in orada, bulunduğu yerde kendilerinin adamı olmasını istiyor
kimileri. Kendi şeyh ya, kendi zengin ya, kendi güçlü ya, oraya kendi
himmetleri ile yükseldi ya! Yoksa kimdi ki Kasımpaşalı Tayyib! “Hoca
efendi” de Erdoğan’ın orada kendi piyonu olmasını istiyordu.. Öyle olsa
Halife ilan ederlerdi, olmayınca Süfyan ilan ettiler. Erdoğan ABD’ye,
İsrail’e itaat etseydi, Nobel Barış Ödülü de verirlerdi..
Biz
biliriz bir yetim, bir öksüz ya da kardeşleri tarafından kuyuya atılan
bir çocuk Mısır’a sultan olabiliyorsa, birileri ABD’ye, İsrail’e,
Batı’ya kafa tutma densizliğini (!?) gösterebilir. Biz biliriz ki, Allah
dilerse her şey olur. Hz. Ali Allah’ın arslanı, ilmin kapısı, Ehl-i
Beyt’in kaynağı idi. Allah ona iktidar vermedi. Hz. Nuh, Hz. Lut, Hz.
Salih’e de.. Mısırlı köle bir kadının, Hacer annemizin ayak izlerinden
koşturur dilerse Allah, peygamberleri.. Al-i İbrahim’den Hz. Yakub’un
çocukları kardeşlerini kuyuya atarken, Firavun’un sarayında bir Musa
büyür.
Gerçek şu ki,
“Kasımpaşalı Tayyib” bizimle, biz de onunla imtihan oluyoruz..
Birilerinin elinden gelseydi, şimdi onu buhar ederlerdi. Öldürmeyen
Allah öldürmüyor işte.. Hz. Ali’nin dediği gibi, “ecelim ömrümün
kefilidir”. Ecelimiz gelmeden bizi kim öldürebilir ki, ölüm meleği
kapımızı çalmışsa bizi O’nun elinden kim alabilir ki!
Hepimizin
bir kader çizgisi var. Takdir Allah’ındır. Eceliniz ve rızkınız takdir
edilmiştir. Doğduğunuz ana baba, zaman, toprak, derinizin rengi,
cinsiyetiniz bellidir.. Her zaman, her yerde, herkes için cennete ve
cehenneme açılan bir kapı vardır.. Kötü bir şeyhülislam cehenneme gider,
ama şeyhülislamın dürüst kapıcısı üzerine düşeni yapıyorsa cennete
gidecektir.. Siz, Allah’a doğru yürüyerek giderseniz O size koşarak
gelecektir. Bildiklerinizle amel ederseniz O size bilmediklerinizi
öğretecektir. O’nun yardım eli sizin ellerinizin üzerinde olduktan sonra
sizi kim yenebilir ki.. Unutmamamız gereken bir hususa gelince, “Allah,
cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez!”
“Kasımpaşalı
Tayyib”e gelince, o içimizden biri. Birileri kıskançlığından çatlasa,
öfkesi ağzından taşsa, aleyhine toplu ayinler düzenlese, her türlü
tertibe başvursa, ins ve cinlerden yardım isteyip onların şeytanları ile
birlik olup düğümlere üfleseler de bakarsınız onların hileleri geri
dönüp kendilerini vurmuş. Mekerallahu!
Bu
arada; bu halk o “Kasımpaşalı Tayyib”i kendine benzetiyor, onu
Karacaoğlan’a, Köroğlu’na benzetiyor. Haberiniz olsun.. Bir de, hani
derler ya, “dostunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim”. 7-8 Hasan paşa
mantığını biliyorsunuz. Bu halk onu, siz nefret ediyorsunuz diye
seviyor. Onu o isimle aşağılamaya çalıştığınız için inadına o isimle
seviyor.. Beştepe’deki Kasımpaşalıyı o duygularla seviyor..
Kendi
hakkınızdaki hükmün iyiye doğru evrilmesini istiyorsanız, öncelikle
değişmesi gereken başınızdakiler değil; sizlersiniz.. Yöneticileriniz;
aynadaki görüntünüzdür. Asıl değişmesi gerek biziz; biz! Selam ve dua
ile..